9.18.2012

İlk nefesi, bir endülüs köpeği


Te 20. yüzyılın başında bir büyük savaş çıktı. İnsanlar tarafsız ülkelere iltica etmeye çalıştı. Başaranlar oldu. Bazıları yoluna devam etmek için uğraştı. Hergün ölen insanların ölümlerinin anlamsızlığı çağdaş sanatın yetersizliğini ortaya serdi. Ve Zürih'te birkaç tane amca bir araya gelerek Cabaret Voltaire'i kurdular. Dada sonra bu insanlardan bazıları, savaş bitince ülkelerine döndü. Fransa'da André Breton, gerçeküstücüleri ve bundan hoşlanan insanları bir araya getirdi. Çok değişik adamlar çıktı bu toplantılardan.

Federico Garcia Lorca
Toplantılar sürerken, üç savaş mültecisi, Federico, Salvador ve Luis yavaş yavaş kendi yollarını çizmeye başladılar. Federico bir gün ailesi ve arkadaşları için İspanya'ya geri dönmeye karar verdi ve Gırnata yolunda falanjistlerce yakalanarak teşhis edildi ve öldürüldü. Luis ile Salvador zamanında Federico'yla pek dalga geçmişlerdi. Ancak birbirlerini sevmediklerinden değil. Son nefesinde Buñuel adeta günah çıkartarak Federico'yla nasıl uğraştıklarını anlatır. 

Bu sırada Salvador ile Luis ilk gerçeküstücü filmi çekerler. İlk gerçeküstücü film bir endülüs köpeğidir. Birçoğumuzun usturayla göz kesme sahnesinden çıkaracağımız "un Chien Andalou" sersem burjuvazinin ağzının üstüne iki tane koyan bir filmdi. Psikanalistler ve Göstergebilimciler tarafından her sahnesi, her sekansı bir mesaj niteliğinde incelenen filmden bir ton mesaj çıktı.

Boşverin, film mesajsız da güzel. Ama bir iki favori sahnemi anlatmak isterim. Örneğin adamın sevgilisine gitmeye çalıştığı ama papazlara, ölü bir eşek başına, bozuk bir piyanoya takıldığı sahne. Kapalı ve gerici İspanya toplumunun bu iki sevdiceğin arasına girme biçiminden nefret ettirmeyi başarıyor. L'Age d'Or'da da bir adım ileri gidip bu zincirleri aşağı falan atacak, ama oraya daha var.
Un Chien Andalou


Salvador'un fikri olan elden karıncalar çıkması ve sür-skippist kurgu aracılığıyla Luis bu filmin altından kalkıp Paris sokaklarında endamını göstermiş oluyor. Kimsenin anlamadığı kurguya burjuvazi büyük ilgi gösteriyor ve sürrealistlerin ve dadalarının haklılığı bir kez daha kanıtlanmış oluyor. Zira Luis bir sonraki filmi l'Age d'Or'da bir kadına bir heykelin ayak başparmağını yalatacak, ensest ilişki yerleştirecek, hatta bir yataktan inek kaldırarak salonu dağıtacaktır. Ama deveye diken yaranır örneği gibi, burjuvazi, aldığı bu sol kroşeden sonra Luis'e sırnaşmaya devam ediyor olacaktır. Bu aymazlık Luis'in sinirlerini bozmaya başladığı sırada Salvador'la arası açılmaya başlar.
L'Age d'Or
İşin daha da ilginci filmin barındırdığı eleştiriler ve sansasyonel sahneler, Luis'in Vatikan Monarşisi'nden ve Faşist gruplardan tepkiler almasına neden olur. Filmin gösterildiği salonlar birer birer basılır, içlerinde saygın burjuvaların adlarının da olduğu ölüm olayları yaşanır. Vatikan'a ve faşistlere her filminde daha sert giydirecek olan Luis karısının anlatımıyla hiç de öyle radikal bir adam değildir.

Son kavramını reddederek döngüde kısılıp kalmayı daha ilk filmlerinden benimseyen Luis, burjuvaziyle ilgili problemlerini dile getirmek için 1970lere kadar durmayacak, daha da olgunlaşan argümanlarla tokatlayacaktır. Ama sürrealist kimliğiyle değil zira 1932 yılının ortalarında Luis faşist baskıdan ve burjuvazinin aymazlığından bıkarak Breton'a yazığı mektupta, sürrealistlerin burjuva yalakalığından ileri gidemediğinden yakınarak, hareketten ayrıldığını bildirir. Ve İspanya'ya doğru yola çıkar.




Tu bes konklados...


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yeni şeyler Anasayfa Eski Şeyler
Yedinci Darbe Film Ekibi